Orhan Kemal eserlerinde toplumsal gerçekleri birey-toplum ilişkileri çerçevesinde ele alıp sade bir dil ile okuyucuya aktarır. Sıradan insanların karşılaştıkları güçlükleri ve yoksunlukla dolu dünyalarını, bireyler üzerinden ele alıp toplumsal mesajlar veren Orhan Kemal bunu duru ve samimi bir dil ile yapar.
Orhan Kemal'in bunu yaparken kendi gözlemlerine ve deneyimlerine de yer vermesi eserlerini son derece gerçekçi yapar. Bu nedenle bazı Orhan Kemal eserleri sadece roman değil, anı-roman şeklinde adlandırılır.
Orhan Kemal'in çırçır fabrikasında çalıştığı dönemde gözlemledikleri eserlerinin birçoğuna konu olmuştur. Doğduğu ve çocukluğunu geçirdiği Adana da Orhan Kemal'in eserlerinde mekan olarak seçilmiştir. Hanımın Çiftliği ve Bereketli Topraklar Üzerinde'yi bu eserlere örnek olarak verebiliriz.
Orhan Kemal cezaevindeyken de toplumda küçük görülen insanları ve hapishane koşullarını gözlemleme fırsatı bulmuştur. Onun bu gözlemleri ileri de 72. Koğuş, Recep gibi eserleri yazmasını sağlayacaktır.
Nazım Hikmet'in Orhan Kemal Üzerindeki Etkileri
Orhan Kemal'in sanat anlayışı ve tarzı 1940 yılında Nazım Hikmet ile tanışmasının ardından tamamen değişmiştir. Nazım'dan aldığı dersler ile kendini geliştiren Orhan Kemal, adeta orta sonda bıraktığı eğitim hayatına devam etmiştir.
Nazım Hikmet, Orhan Kemal'in şiirlerini beğenmemiş ve ona düz yazıya yönelmesini tavsiye etmiştir. Onun gelişimini yakından takip eden Nazım memnuniyetini Kemal Tahir'e yazdığı mektuplarda anlatmıştır.
Orhan Kemal'in sanat anlayışı ve tarzı 1940 yılında Nazım Hikmet ile tanışmasının ardından tamamen değişmiştir. Nazım'dan aldığı dersler ile kendini geliştiren Orhan Kemal, adeta orta sonda bıraktığı eğitim hayatına devam etmiştir.
Nazım Hikmet, Orhan Kemal'in şiirlerini beğenmemiş ve ona düz yazıya yönelmesini tavsiye etmiştir. Onun gelişimini yakından takip eden Nazım memnuniyetini Kemal Tahir'e yazdığı mektuplarda anlatmıştır.